Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından bir iletişim aracı olarak radyonun önemine değinmek ve uluslararası radyo yayıncıları arasındaki etkileşimi artırmak için 13 Şubat Dünya Radyo Günü olarak ilan edildi ve her yıl 13 Şubat Dünya Radyo Günü farklı temalarla kutlanıyor.
Bu kapsamda Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde 100.9 frekansından karasal ve https://radyouniversite.cu.edu.tr/ adresi üzerinden web yayını yapmakta olan Radyo Üniversite’de “ 13 Şubat Dünya Radyo Günü'nü ” hazırladığı programlarla kutladı.
Radyo yayıncılığının bu önemli gününde, Radyo Üniversite yayın sorumlusu Ela Maracı’ya konuk olan Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Elpeze Ergeç, 13 Şubat Dünya Radyo Günü’nün anlam, önemi ve radyonun hayatımızdaki yeri ile ilgili Yapım ve Yayın Elemanı Ela Maracı’nın sorularını yanıtladı.
Herkesin Dünya Radyo Günü’nü kutlayarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Nüket Elpeze Ergeç, radyonun icadı ve günümüzdeki rolü hakkında düşüncelerini şu cümlelerle aktardı: “1901’de Atlas Okyanusu'nun ötesine ilk telsiz mesajı iletiliyor, 120 yıl öncesinde bir telsiz mesajının aktarımının heyecanı korkunç oluyor. Çünkü iletişim araçlarının amacı mesafeler arasındaki zamanı sıfırlayabilmektir. Radyonun gelişim tarihine baktığımızda çok büyük devrimlerin, savaşların, haberlerin verildiği, herkesin ajansları dinlemek için radyonun başında oturduğu bir süreci yaşadığını görüyoruz. Geldiğimiz noktada köşesine çekilmiş gibi görünmesine rağmen, çok önemli misyonları olan bir araç, gelişmişlikte geri kalmış dünyanın birçok ülkesi hala radyodan haber alıyor. UNESCO’nun 2011’de 13 Şubat’ı Dünya Radyo Günü ilan etmesinin sebebi de arka planda yatan bu düşüncedir.”
Prof. Dr. Ergeç, televizyonun, radyo üzerindeki etkilerini ise şöyle değerlendirdi: “Televizyonun ardından radyonun önemini kaybedeceği düşünülüyor ama öyle olmuyor işte! Bir ağ topluluğunda yaşıyoruz. Biri diğerini yok etmedi. Radyo da kendine farklı alanlar açtı. Podcastler aracılığıyla dinleniyor; internetin olmadığı çok farklı alanlarda varlığını sürdürüyor. İtibar mı kaybetti? Bunun gibi tartışmalar her zaman olacak ama radyo hala hayatımızda ve onun için buradayız.”
Prof. Dr. Nüket Elpeze Ergeç, radyonun kendi hayatındaki yerini ise şu sözlerle aktardı: “Ben radyoyu da radyo yayıncılığını da çok seviyorum. Her ne kadar öğrencilerimiz bunun modası geçmiş bir dünya olduğunu düşünse de ben hiçbir zaman bunun yanında olmadım olmayacağım. Radyonun hayatımdaki yeri derseniz, evimde arabamda her zaman radyo açıktır, sürekli 100.9 Radyo Üniversite’yi dinliyorum. Günümüz gençlerin yaptığı gibi beğendiğim şarkıları bir yerlerde toplayıp kullanmıyorum. Ben hala radyonun benim için seçtiği parçaları dinliyorum ve radyo benim için hala önemli bir haber kaynağı.”
İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Elpeze Ergeç, radyonun toplum üzerindeki misyonunu ve öğrencilerine tavsiyelerini ise şu sözlerle belirtti: “Radyonun ilk ortaya çıkışı haber vermek, birilerini bilgilendirmek, insanlara dünyada olup bitenleri anlatmak, hala aslında o noktada, haber vermek amacıyla oluşturulmasa da bazı programlar, bir bilinç oluşturmak amacı ile yapılıyor. Özellikle pozitif düşünce ve pozitif bilinci evrenselleştirmek. Zaten müzik tek başına, bir araya gelmenin en önemli kaynağı ve radyo bunu yapıyor. Bütün bunların yanında radyo aslında bir öğretmen. Öğrencilerime hep anlattığım şey; yayıncılık dünyası bir bütündür. Ses bunların en önemlisidir aslında. Evet görüntü çok önemli, ancak tek başına fazla bir şey ifade etmiyor. Öncelikle radyoda başlarlarsa ki bunu sağlamaya çalışıyoruz. Sesin gücünü, kelimelerin gücünü iyi öğrenirlerse çok daha kalıcı eserler oluşturabilirler.”